Haberler


Duyuru
21 Ekim 2009

İntifa Hakkı ve Benzer Etkiye Sahip Sözleşmelerle İlgili daha önce Rekabet Kurumu tarafından yayımlanan sık sorulan soruların 3. maddesinde bir değişiklik yapılarak 18/9/2010 sürecinde intifaların tapudan kaldırılmasıyla ilgili işlemlere açıklık getirilmiştir. Sözkonusu duyuru tam metniyle aşağıdadır.

İNTİFA HAKKI VE BENZERİ ETKİYE SAHİP SÖZLEŞMELER İLE İLGİLİ SIK
SORULAN SORULAR VE CEVAPLAR
 
Rekabet Kurulunun 30.10.2008 tarihli Total-Akdağ kararı ve 5.3.2009 tarihli Barbaros-Alpet ve Polpet-Moil kararlarıyla şekillenen sürece bağlı olarak Rekabet Kurumuna yazılı ve sözlü şekilde yöneltilen çok sayıda soru bulunmaktadır. Bu bağlamda Kurulun intifa ve benzeri etkiye sahip sözleşmeler ile bayilik sözleşmelerinin ilişkisine dair yaklaşımının, somut olaylarda nasıl uygulanacağı konusunda sektörde çeşitli tereddütlerin var olduğu anlaşılmıştır.
 
Bu nedenle ilgili kararlarla ortaya konulan yaklaşımın ana unsurları aşağıda özet olarak sıralanmış ve en fazla öne çıkan sorular belirlenerek, bu sorulara yönelik aşağıdaki açıklamalar hazırlanmıştır. Sektörün ve kamuoyunun daha net aydınlatılabilmesi bakımından yapılan açıklamalar, verilen örneklerle somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla anılan sorular ve açıklamalarda zaman içinde ve ihtiyaç halinde değişiklik yapılabileceği gibi bunlara yenilerinin de eklenmesi söz konusu olabilecektir. Belirtilen bu açıklamalar 1. Daire Başkanlığı tarafından hazırlanmış olup, Rekabet Kurulu acısından hiçbir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
 
2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğ çerçevesinde rekabet etmeme yükümlülüğü içeren anlaşmalar bakımından grup muafiyeti kapsamına girebilecek intifa hakkı
sözleşmesi (veya benzeri nitelikteki diğer sözleşmeler) ile bayilik ilişkilerini genel olarak iki grupta toplamak mümkündür:
 
1) İntifa hakkı veren bayi, intifa hakkı tanıdığı sağlayıcı (dağıtıcı) ile intifa verilen arazi
üzerindeki istasyon dahilinde azami beş yıllık bir bayilik ve intifa sözleşmesi yapabilir.
Dolayısıyla intifa hakkı veren bayii, her beş yılın sonunda bayilik sözleşmelerini yenilerken, intifa sözleşmelerini de buna uygun olarak en fazla beşer yıllık donemler halinde akdetmelidir.
 
2) İntifa hakkı sahibi sağlayıcı, 2002/2 sayılı Tebliğ’in 5. maddesinin (a) bendi hükmü
çerçevesinde getirilen istisna kapsamında, intifa veren malik ile bağlantısı olmayan üçüncü kişilerle intifa hakkının süresi sonuna kadar beş yılla sınırlandırılmaksızın bayilik sözleşmeleri yapabilir. Ancak bu tur bir durumda malik ile dağıtıcı arasındaki ilişkinin en bastan itibaren sadece intifa, kira vb. sözleşmeler seklide kurulması esastır.
 
1) Rekabet Kurumu tarafından yayımlanan kararlarda, intifa hakkının grup
muafiyetinden yararlanma süresinin beş yıl ile sınırlandırıldığı belirtiliyor. Bu sınırlama her koşulda geçerli midir? Bu sürenin asılmasının sonuçları nelerdir?
 
Cevap: İntifa ve benzer etkiye sahip sözleşmelerin muafiyetten yararlanma sürelerinin beş yıl ile sınırlandırılmasının nedeni, bu tür sözleşmelerin bayiler üzerine getirilen rekabet yasağının süresini fiilen uzatarak, 2002/2 sayılı Tebliğ ile izin verilen beş yılın ötesine taşımasıdır. Dolayısıyla bu sınırlama, intifa ve kira gibi sözleşmelerle bayilik sözleşmesinin taraflarının hukuki ya da iktisadi olarak aynı olmaları halinde geçerlidir.
 
Örnek: İstasyon sahibi A, 1.1.2008 tarihinde dağıtım şirketi ile beş yıllık bayilik anlaşması yapmış ve aynı tarihte dağıtım şirketi lehine yirmi yıllık intifa hakkı tanımıştır. İstasyon, bizzat A’nın sahip olduğu lisans kapsamında isletilmektedir.
 
Burada hem bayilik, hem de intifa sözleşmelerinin tarafları aynı olduğundan; bayilik
sözleşmesi beş yılı geçemediği gibi kira ve intifa sözleşmeleri de beş yılı asan süreler
bakımından muafiyetten faydalanamaz. Dolayısıyla mevcut bayilik ve intifa sözleşmesinin muafiyetten yararlanma suresi, 1.1.2013 tarihinde sona erecektir.
 
Alıcıya getirilen belirsiz süreli veya süresi beş yılı asan rekabet etmeme yükümlülüğü 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi çerçevesinde bireysel muafiyet koşullarını da taşımadığı takdirde, aynı Kanun’un 4. maddesi kapsamında yasak bir anlaşma olarak değerlendirilecektir. Bu durumun özel hukuk alanındaki sonucu, anlaşmanın beş yılı asan süreler bakımından 4054 sayılı Kanun’un 56. maddesi gereği geçersiz hale gelmesidir. Kanun’un 56. maddesine göre, geçersiz anlaşmalardan ve kararlardan doğan edimlerin ifası istenemez. Dolayısıyla kendi borcunu yerine getirmiş olan taraf, karsı taraftan borcunu ifa etmesini isteyemez.
 
Rekabeti kısıtlayıcı anlaşmanın geçersizliğinin bir diğer sonucu da bu anlaşmaya göre ifada bulunmuş olan tarafın, yerine getirdiği edimleri geri isteme hakkının ortaya çıkmasıdır. 4054 sayılı Kanun’un 56. maddesinde, daha önce yerine getirilmiş edimlerin geçersizlik nedeniyle geri istenmesi halinde, tarafların iade borcunun Borçlar Kanunu (BK)’nun 63. ve 64. maddelerine tabi olacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla taraflar bu durumda beş yılı asan süreler bakımından karşılıklı olarak münasip bir tazminat ödemek durumunda kalabileceklerdir.
 
Beş yıllık sürenin asılmasının bir diğer sonucu ise; anlaşma taraflarının, 4054 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri uyarınca Rekabet Kurulunun uygulayacağı idari para cezaları ile diğer idari yaptırımlara maruz kalabilecek olmalarıdır.
 
İntifa ve tapuya şerh edilmiş kira gibi sözleşmelerin muafiyetten yararlanma sürelerinin beş yılla sınırlandırılması kuralının bir istisnası bulunmaktadır. 2002/2 sayılı Tebliğ’in 5. maddesinin (a) bendinde düzenlenen bu durum aşağıdaki örnekle açıklanabilir:
 
Örnek: İstasyon sahibi A, istasyonu üzerinde dağıtıcı D’ye yirmi yıl süre ile intifa hakkı tanımak istemektedir. Bununla birlikte A, akaryakıt istasyonunu kendisi isletmek, başka bir ifadeyle “akaryakıt bayiliği yapmak” istememektedir. Bu durumda
D, A ile hiçbir bağlantısı olmayan ve bayilik lisansı alabilecek üçüncü bir B kişisi ile bayilik sözleşmesi yaparsa, burada intifa sözleşmesinin süresinin beş yılla sınırlandırılması söz konusu değildir.
Görüldüğü üzere bu örnekte A ve D arasındaki hukuki ilişki en bastan itibaren yalnızca intifa hakkı tanınmasıyla sınırlıdır. A ile D arasında herhangi bir suretle bayilik ilişkisi kurulmamıştır.
 
2) Uygulamada beş yıllık muafiyetten yararlanma sürelerinin hesaplanmasında hangi tarihler esas alınacaktır?
 
Yukarıda belirtildiği üzere, intifa, tapuya şerh edilmiş kira vb. sözleşmelerin beş yılı asan süreler bakımından muafiyet ten yararlanamamasının nedeni, bu sözleşmelerin, “rekabet yasağı”nın süresini fiilen uzatmasıdırBu nedenle beş yıllık sürenin tespitinde, dağıtıcı ve bayi arasında kesintisiz olarak süregelen dikey ilişki değerlendirilecektir. Dikey ilişkiden kasıt, taraflar arasındaki bayilik, intifa hakkı, kira, emanet, kredi ve benzeri sözleşmelerden oluşan hukuki ve iktisadi ilişki bütünüdür.
Bu bağlamda, taraflar arasında süregelen rekabet yasağına dayalı dikey ilişkiye başlangıç teşkil eden ilk anlaşmanın yapıldığı tarih esas alınacaktır. Taraflar arasındaki, rekabet yasağı içeren bayilik sözleşmesi ile birlikte intifa, tapuya şerh edilmiş kira gibi sözleşmelerin hepsinin aynı anda ortadan kalktığı tarih ise, rekabet yasağının sona erme tarihi olarak değerlendirilecektir. Bayilik sözleşmesi sürmekteyken intifa sözleşmesinin sona erdirilmesi veya tam tersine, intifa sözleşmesi sürmekteyken mevcut bayilik sözleşmesinin sona erdirilerek yeni bir bayilik sözleşmesi yapılması hallerinde, rekabet yasağı sona ermediğinden dikey ilişkinin de kesintiye uğramadığı kabul edilecektir.
 
3) 18.9.2005 tarihi öncesinde yapılan intifa ve benzeri etkiye sahip sözleşmelerin 18.9.2010 tarihine kadar grup muafiyetinden faydalanabileceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda bu sözleşmelerin beş yıl kuralına uyumu hangi şekillerle sağlanabilir?
 
a. Bayilerin, bağlı oldukları dağıtım şirketleriyle sözleşmelerini yenilemek istememeleri halinde, bu anlaşmalar bakımından 5 yıl kuralına uyum nasıl sağlanabilir?
 
b. Bayilerin, bağlı oldukları dağıtım şirketleriyle sözleşmelerini yenilemek istemeleri halinde, bu anlaşmalar bakımından 5 yıl kuralına uyum nasıl sağlanabilir?
 
Cevap:
 
a. 18.9.2005 tarihinden önce yapılmış olan sözleşmeler bakımından, uyumlaştırma süreci 18.9.2003 tarihinde başlamış ve 18.9.2005 tarihinde sona ermiştir. Dolayısıyla, 18.9.2005 tarihinden önce yapılmış olup yine 18.9.2005 tarihi itibarıyla kalan süresi beş yılı asan sözleşmelerin, azami hadde indirgeme ilkesi gereğince 18.9.2010 tarihine kadar muafiyetten yararlanma ve uygulanma olanağı vardır.
 
Bu durumda, yani bayilerin bağlı oldukları dağıtım şirketleriyle sözleşmelerini yenilemek istememeleri halinde 18.9.2010 tarihine kadar intifa ve tapuya şerh edilmiş kira sözleşmelerinin sona erdirilmesi ve tapudaki şerhin kaldırılması gerekmektedir.
Yukarıda da yer verildiği üzere; muafiyetten yararlanma suresinin tespitinde, dağıtıcı ve bayi arasında kesintisiz olarak süregelen dikey ilişki değerlendirilecektir. Bu nedenle yalnızca bayilik sözleşmesinin yakın bir tarihte yenilenmiş olması bir bütün halinde değerlendirilen anlaşmanın, 18.9.2010 tarihinden sonra grup muafiyetinden yararlanmasına imkan sağlamayacaktır.
 
Örnek: 1.1.2003 tarihinde on beş yıl süre ile intifa sözleşmesi ve beş yıl süre ile bayilik sözleşmesi yapılmış olsun. 1.1.2008 tarihinde ise beş yıllık süre için yeni bir bayilik sözleşmesi yapıldığını varsayalım. Bu durumda dahi, bir bütün olarak intifa sözleşmesi ve bayilik sözleşmesinden oluşan anlaşmanın, 18.9.2010 tarihinden sonra grup muafiyetinden yararlanması mümkün değildir. En geç bu tarihte söz konusu sözleşmelerin uygulanmasına son verilmesi gerekmektedir. Tarafların bu tarihten önce intifa ve bayilik sözleşmelerinin her ikisini de sona erdirerek beş yılı asmayacak şekilde yeni bir bayilik ve intifa sözleşmesi akdetmeleri mümkündür.
Ancak, sözleşmesini yenilemek istemediği halde zorlamalarla karşılaşan bayilerin Rekabet Kurumu’na başvurmaları ya da bu durumun Kurum tarafından tespit edilmesi halinde, dağıtım şirketleri hakkında 18.9.2010 tarihinden itibaren 4054 sayılı Kanun çerçevesinde işlem yapılabilecektir.
 
b. Her iki tarafın da bayilik ilişkisine devam etmek istemeleri halinde ise tapudaki kaydın kaldırılarak yeniden sözleşme yapılması ve tekrar tapuya tescil edilmesi mümkün olduğu gibi tarafların açık iradesini ortaya koyan başka hukuki yolların tercih edilmesi de mümkündür.
 
Örneğin taraflar arasında, bayinin mevcut intifa/kira sözleşmesini sonlandırma hakkının bulunduğu, buna karsın aynı dağıtım şirketi ile anlaşma yapmak istediği hususlarının açıkça ifade edildiği ve söz konusu süre kısaltma işlemine ilişkin taraf iradelerinin yer aldığı ayrı bir yazılı anlaşma imzalanması halinde, intifa hakkının tesisi aşamasındaki şekil şartlarına aynen uyulması ve mülkiyet hakkı sahibi ile birlikte intifa/kira hakkı lehdarının ilgili Tapu Sicil Müdürlüğüne bizzat başvurmaları suretiyle resmi senet düzenlenerek tapuda intifa/kira hakkı sürelerinin kısaltılması işlemi yapılabilecektir. Ancak süre kısaltma işlemi sadece 18.9.2005 tarihinden önce imzalanmış olan intifa/kira sözleşmeleri için 18.9.2015 tarihinde sona erecek şekilde gerçekleştirilebilecektir.
 
4) 18.9.2005 sonrası yapılan intifa ve benzeri sözleşmelerin sureleri ne zaman beş yıl kuralına uygun hale getirilmelidir?
 
a. Uyumlaştırma hemen mi yoksa bayilik sözleşmesi süresinin sonunda mı yapılmalıdır?
 
b. Şayet uyumun hemen sağlanması gerekli ise; sözleşmelerin bayilik sözleşmesi süresinin sonundan itibaren beş yıla çekileceği konusunda bugünden bir mutabakat yapmak yeterli olur mu?
 
Cevap:
a. 18.9.2005 tarihinden sonra yapılmış olup süresi beş yılı asan sözleşmelerin, yapıldıkları tarihten itibaren beş yıl süre ile muafiyetten yararlanma ve uygulanma olanağı vardır. Bu sözleşmeler bakımından herhangi bir uyumlaştırma söz konusu olmayıp yapıldıkları tarihten itibaren beş yıllık sürenin sonunda intifa ve kira sözleşmelerinin feshedilmesi ve tapudaki şerhin kaldırılması gerekmektedir.
 
Her iki tarafın rızası olmak kaydıyla, mevcut sözleşmeler sonlandırılarak beş yılı asmayacak şekilde yeni bayilik sözleşmesi yapılması ve bununla uyumlu olarak intifa ve kira sürelerinin de beş yılı asmayacak şekilde yenilenmesi söz konusu olabilir. Mevcut intifa veya kira sözleşmesi sonlandırılmaksızın yalnızca bayilik sözleşmesinin yenilenmiş olması, 2002/2 sayılı Tebliğ’e uygunluğun sağlanması bakımından yeterli olmayacaktır.
 
Ancak, sözleşmesini yenilemek istemediği halde zorlamalarla karşılaşan bayilerin, Rekabet Kurumu’na başvurmaları ya da bu durumun Kurum tarafından tespit edilmesi halinde, dağıtım şirketleri hakkında Kanun çerçevesinde işlem yapılacaktır.
Diğer taraftan beş yıllık surenin, intifa ve benzer etkiye sahip sözleşmelerin muafiyetten yararlanabileceği üst sınır olarak anlaşılması gerektiği unutulmamalıdır. Taraflar arasındaki kesintisiz olarak devam eden dikey ilişkinin suresi dikkate alınacağından, kimi durumlarda bu tur sözleşmelerin muafiyetten yararlanma süresinin beş yıldan daha kısa olma ihtimali bulunmaktadır.
 
Yukarıda yer alan açıklamalar iki ayrı örnekle somutlaştırılmaya çalışılmıştır.
 
Örnek 1: 1.1.2006 tarihinde beş yıllık bayilik sözleşmesi imzalanmış, 1.1.2007 tarihinde ise 15 yıl süreli intifa sözleşmesi imzalanmış olsun. Bu durumda her iki sözleşmenin de muafiyetten yararlanma süresi 1.1.2011 tarihinde sona erecektir.
 
Örnek 2: 1.1.2006 tarihinde üç yıllık bayilik sözleşmesi ve on yıllık intifa sözleşmesi imzalandığını varsayalım. Bayilik sözleşmesi 1.1.2009 tarihinde beş yıllık bir süre için
yenilenmiş dahi olsa; bayi üzerindeki rekabet yasağı intifa sözleşmesi nedeniyle hiç
kesintiye uğramamış olacağı için, bu sözleşmelerin de muafiyetten yararlanma süresi
1.1.2011 tarihinde sona erecektir.
 
b. Bu türden bir mutabakat, mevcut sözleşmenin suresinin sonundan itibaren beş yıl daha yenilenmiş sayılacağı anlamına geldiği için, anlaşmanın 2002/2 sayılı Tebliğ’de öngörülen süre sınırının dışına çıkmasına neden olacaktır.
 
5) Bayilik sözleşmesinin süresi sonunda bayi, sözleşmeyi devam ettirmek istemiyorsa ve intifa süresi devam ediyorsa (örneğin on yıllık sure daha varsa) dağıtıcı intifa hakkını kullanarak başka bir bayi ile beş yıllık bayilik sözleşmesi yapabilir mi?
 
Cevap: Yukarıda belirtildiği üzere, Tebliğ’in 5 (a) maddesinde yer alan istisna hükmü esas itibarıyla, istasyon sahibinin dağıtıcıya en bastan itibaren yalnızca kira veya intifa hakkı tanıdığı ve fakat taraflar arasında herhangi bir bayilik ilişkisinin bulunmadığı durumları düzenlemektedir. Dolayısıyla taraflar arasında hem intifa veya kira hem de bayilik sözleşmesi bulunduğu hallerde, kural olarak mevcut bayilik sözleşmesinin tarafları değiştirilerek geriye kalan intifa süresi bakımından istisna hükmünün kapsamına girilemeyecektir.
 
Diğer taraftan, özellikle akaryakıt sektörü bakımından gerek dağıtıcıların alt piyasaya erişimi gerekse bayilerin yürüttükleri ticari faaliyet ile istasyon arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bu nedenle, bayilik faaliyetinin istasyondan bağımsız olarak ele alınması mümkün değildir.
 
Dolayısıyla, Tebliğ’in azami beş yıl süre ile rekabet yasağına muafiyet tanınmasına dair hükmünün, bayilik faaliyetinin yürütüldüğü istasyondan bağımsız olarak değerlendirilmemesi gerekir. Bu bakımdan akaryakıt sektörü özelinde beş yıllık rekabet yasağı süresinin; “bir dağıtıcının bir istasyonu tek seferde yapacağı sözleşmeler yoluyla diğer dağıtıcıların faaliyetine kapatabileceği üst sınır” olarak yorumlanması gerekmektedir.
 
Dağıtıcı ile istasyon sahibi arasında hem bayilik hem de intifa (kira vb.) sözleşmesinin
bulunduğu durumlarda, intifa sözleşmesinin muafiyetten yararlanabileceği üst sınır taraflar arasındaki dikey ilişkiye esas teşkil eden ilk anlaşmanın yapıldığı tarihten itibaren beş yıldır.
 
Bu nedenle, dağıtıcının istasyon sahibi ile bağlantısı olmayan üçüncü bir kişi ile yapacağı bayilik sözleşmesinin süresi de bu beş yıllık sure ile sınırlıdır.
 
Örnek: İstasyon sahibi A, dağıtıcı D ile 1.1.2008 tarihinde üç yıl süreli bayilik ve on yıl süreli kira sözleşmesi yapmıştır. 1.1.2011 tarihinde A, D ile aralarındaki bayilik sözleşmesini yenilemek istememektedir. D’nin kira sözleşmesine dayanarak, A ile bağlantısı olmayan üçüncü bir kişiyle yeni bir bayilik sözleşmesi yapması durumunda
dahi, gerek bu bayilik sözleşmesinin gerekse A ile arasındaki kira sözleşmesinin 2002/2 sayılı Tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlanabileceği süre 1.1.2013 tarihinde sona erecektir.
 
6) Her beş yılda bir tarafların anlaşmaları halinde uzayan ve fakat anlaşmamaları halinde geri kalan süreye tekabül eden yatırımın geri ödenmesini öngören ve uzamayan beş yıldan uzun sureli intifa sözleşmelerinin grup muafiyetinden yararlanması mümkün müdür?
 
Cevap: Yukarıda yer verilen esaslardan da anlaşılabileceği gibi 2002/2 sayılı Tebliğ uyarınca bayilik sözleşmeleri ile bu sözleşmelerde yer alan “rekabet etmememe yükümlülüğü” süresine etki eden intifa sözleşmeleri, kira sözleşmeleri v.b. sözleşmelerin tamamı tek bir dikey anlaşma olarak kabul edilmektedir. Bu nitelikte bir dikey anlaşma ile bayiye 5 yıldan uzun sureli rekabet yasağı getirilmesi, söz konusu dikey ilişkiyi grup muafiyeti kapsamı dışına çıkaracaktır. Dolayısıyla bu esaslar doğrultusunda bayilik sözleşmeleri ile birlikte düzenlenen intifa sözleşmelerinin, beş yılı asan süreler bakımından 2002/2 sayılı Tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlanması mümkün değildir.
Diğer taraftan kimi durumlarda salt intifa ve benzer etkiye sahip sözleşmelerin sürelerinin beş yıl olarak belirlenmesi dahi, anlaşmaların grup muafiyeti kapsamında sayılması için yeterli olmayabilir. Bu durum su şekilde açıklanabilir: 2002/2 sayılı Tebliğ’in açıklanmasına ilişkin Kılavuzun 37. paragrafına göre; alıcının beş yıllık süre sonunda rekabet etmeme yükümlülüğünden kurtulmasını engelleyen herhangi bir fiili durumun olmaması gerekmektedir. Örneğin, sağlayıcı alıcıya kredi temin etmiş ise bu kredinin geri ödemesi, alıcının beş yıl sonunda rekabet etmeme yükümlülüğünden kurtulmasını engelleyecek şekilde düzenlenmemelidir.
İntifa sözleşmesi karşılığında dağıtıcı şirket tarafından bayiye yapılacak yatırımın tutarı ve geri dönüş süresi de; beş yılın sonunda bayinin bayilik sözleşmesini sona erdirmesini engellemeyecek şekilde belirlenmelidir. Örneğin bayiye gerekli olandan yüksek miktarda kredi ya da borç verilmesi ve beş yılın sonunda bu bedellerin bayiden talep edilerek bayinin sözleşmesini sona erdirmesinin engellenmesi ya da zorlaştırılması, duruma göre “fiili bir engel” olarak nitelendirilebilir.
Böyle bir durumda söz konusu bedellerin beş yılın sonunda talep edilmesi gibi yükümlülükler, 2002/2 sayılı Tebliğ’in açıklanmasına ilişkin kılavuzun 37. paragrafında belirtilen anlamda, bayinin rekabet etmeme yükümlülüğünden kurtulmasını engelleyen fiili bir durum olarak nitelenebildiği sürece geçerli olmayacaktır. Dolayısıyla 2002/2 sayılı Tebliğ uyarınca asıl olan; anlaşmanın yapıldığı tarihten itibaren her beş yılın sonunda, bayinin mevcut anlaşmayı sonlandırmak ya da yeniden müzakere ederek azami beş yıllık bir süre için yenilemek
konusundaki özgür iradesinin tam olarak ortaya konulabilecek olmasıdır.
 
7) Mevcut bayilik sözleşmelerinden rekabet etmeme yükümlülüğü kaldırılır ise ne olur? Bu durumda beş yıllık süre sınırlaması geçerli midir?
 
Cevap: 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 8. maddesine göre bayiler ile dağıtıcılar arasında imzalanan anlaşmalar münhasır nitelikte düzenlenmelidir. Dolayısıyla Kanunun ilgili hükmü gereğince akaryakıt sektöründe imzalanan bayilik anlaşmalarından rekabet etmeme yükümlülükleri kaldırılamaz.
 
8) Oto LPG sözleşmeleri de söz konusu kararlar kapsamında mıdır?
 
Cevap: Rekabet Kurulunun ilgili kararlarında ortaya konulan esaslar oto LPG sektörü için de geçerlidir.
© 2019 Her hakkı saklıdır. Türkiye Akaryakıt Bayileri Petrol ve Gaz Şirketleri İşveren Sendikası