Enerji Petrol Gaz Yayın Grubu tarafından düzenlenen 8. Türkiye Enerji Zirvesi, Antalya Regnum Carya Otel’de 9-11 Ekim 2017 tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Zirve’nin ilk gününde Akaryakıt Piyasaları konulu oturum düzenlendi. Moderatörlüğünü EPDK Petrol Piyasası Dairesi Başkanı Abdullah İnce’nin yaptığı oturuma konuşmacı olarak TABGİS Başkanı Ferruh Temel Zülfikar, ADER Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Latifoğlu, PETDER Başkanı Martin Thomsen, PÜİS Başkanı İmran Okumuş, TÜPRAŞ Genel Müdür Yardımcısı Özgür Kahramanzade katıldı.
Oturumda, konuşmacılar tarafından gündeme getirilen konular hakkında değerlendirmelerde bulunan EPDK Petrol Piyasası Dairesi Başkanı Abdullah İnce, ulusal stok yükümlülüğü kapsamında 102 dağıtım şirketinden sadece 17’sinin bu yükümlülüğü yerine getirdiğine dikkat çekerek diğer dağıtım şirketlerinin işlevlerini yerine getirmediğini, bu durumun düzgün çalışan dağıtım şirketlerine de engel olduğunu gösterdiğini ifade etti.
İnce, diğer yandan dağıtıcı olma kriterlerinin ağırlaştırılması gerektiği düşüncesine katıldıklarını belirterek, dağıtım şirketleri için mali yükümlülükte artış getirdiklerini ve bilançoda 37,5 milyonluk bir şart aradıklarını, bunun yanında beş bayi zorunluluğu ile 60 bin ton yükümlülük şartı aradıklarını ifade etti.
Beş bayi zorunluluğu ile 60 bin ton yükümlülüğünün yargı kararı ile durdurulduğunu söyleyen İnce, kanuni düzenlemelerle 60 bin ton yükümlülüğünü işler hale getirdiklerini, bu yılın sonunda 47 tane dağıtım şirketinin bu yükümlülüğe takılacağını ifade etti.
Beş Bayi Kriteri Az
Abdullah İnce, beş bayi kriterinin de az olduğunu belirterek, “Bu rakam 50 olmalı, 100 olmalı, bunu sektörle birlikte makul bir seviyeye getirebileceğimize inanıyorum. EPDK olarak bununla ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz” şeklinde konuştu.
Toplantıda sektör temsilcileri tarafından gündeme getirilen maliyetin altında yapılan satışlarla ilgili olarak da görüşlerini aktaran İnce, sorunun giderilmesi için önerilen taban fiyat uygulamasının sadece iki ay süreyle yapılabileceğini belirterek kanuni bir düzenleme yapılması gerektiğini vurguladı.
İnce, dağıtım şirketlerinin maliyetin altında satış yapan bayilerini EPDK’ya bildirmeleri halinde EPDK’nın anlık kontroller yapabileceğine dikkat çekti.
İstasyon Yatırımları için Fizibilite Raporu Zorunlu Olmalı
Oturumda ilk sözü alan TABGİS Başkanı Ferruh Temel Zülfikar, yeni istasyon yatırımlarında Fizibilite Raporu’nun zorunlu hale getirilmesi gerektiğini belirtti. EPDK’nın lisans sahiplerini denetleyecek bağımsız kuruluşlara nasıl yetki veriyorsa aynı şekilde bir yetki çalışmasını da değerlendirme kuruluşları için yapmasını, bayilerin yeni istasyonlar için daha ortada istasyon yokken bu kuruluşlardan alacakları fizibilite raporunu Kuruma sunup, eğer bu rapor yatırımın verimliliğine işaret ediyorsa EPDK’dan ön onay alarak kurulum aşamasına geçecekleri bir sistem önerdi. Mevcut istasyonların satış tonajlarının istenen noktada olmadığını belirten Zülfikar, atıl yatırımların önlenmesi için bu uygulamanın EPDK tarafından değerlendirilmesini istedi.
Kâr Marjları Eriyor
Sektörün 2005 yılında lisanslı döneme geçtiğinde bayi ve dağıtıcı brüt kârının toplamda 24-25 kuruş civarında olduğunu söyleyen Zülfikar, lisanslı dönemden itibaren bu marj her yıl en azından enflasyon oranında arttırılmış olsaydı şu anda toplamda ortalama 65 kuruş civarında brüt kârın olması gerektiğini ancak bu seviyenin 12 kuruş altında seyrettiğini sözlerine ekledi.
Ülkemizde hizmet alanında enflasyon oranına göre belirlenen kâr ayarlamasının en güzel ulaşım sektöründe görüldüğüne dikkat çeken Zülfikar, taksicilere her yıl Eylül ayında enflasyon oranında artış yapıldığını, benzer uygulama akaryakıt sektöründe de olursa tüketiciyle karşı karşıya kalmayacaklarının altını çizdi.
Taşıt Tanıma Sistemlerinin İskonto Oranları Gözden Geçirilmeli
Zülfikar, Finansal Aracılık Hizmeti adı altında yürütülen akaryakıt ticaretinin de en kısa zamanda ele alınıp kaldırılması gerektiğine dikkat çekerek elektronik sistemler üzerinden yapılan satışlarda dağıtım şirketlerinin merkezi olarak verdikleri iskonto oranlarının neredeyse sektörün tüm kâr payını aşacak seviyeye ulaştığını ve EPDK’dan fahiş iskonto oranlarına müdahale etmesini istediklerini söyledi.
Promosyonlar Kaldırılmalı
Zülfikar, bayileri önemli ölçüde kâr erozyonuna uğratan bir başka noktanın finansal promosyonlar olduğunu, EPDK’dan dağıtıcıların merkezi olarak yürüttüğü finansal promosyonlarla birlikte dağıtıcının bilgisi dışında bankaların haricen uyguladıkları promosyonların da bir an önce yasak kapsamına alınmasını talep ettiklerini vurguladı.
TABGİS Başkanı, tüm sorunların hepsinin çözüm yolunun 5015 sayılı Kanun olmak üzere, buna ilişkin çıkarılan mevzuatın tamamında köklü bir çalışma yapılması olduğunu söyledi.
Maliyet Altı Satışlar EPDK ve Maliyenin Denetimi Alanındadır
TABGİS Başkanı Ferruh Temel Zülfikar yaptığı konuşmada, maliyet altında yapılan satışların hala sektöre rahatsızlık veren önemli bir husus olduğuna dikkat çekti. Zülfikar, bu sorunun hangi Kurumun denetim alanına girerse girsin zararın dönüp dolaşıp ülke ekonomisine ve vatandaşlara olduğunu belirterek maliyetin altındaki satışların piyasa faaliyetini bozucu etki yaratması nedeniyle EPDK’nın, uygulanan fiyatların vergi kaybına neden olmasıyla ise Maliye’nin denetim alanı içinde olduğunu söyledi.
Sorunun giderilmesi için taban fiyat veya minimum satış fiyatı uygulanmasını istediklerini belirten Zülfikar sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdiye kadar konuyla ilgili olarak yaptığımız görüşme ve çalışmalardan anladığımız şudur; bir ürünün ucuz olmasında kamu yararı vardır. Biz buna sonuna kadar katılıyoruz. Peki ya bu ürün yasa dışı yollarla satılıyorsa, vergisi ödenmemiş veya millileştirilmemiş bir ürünse, sırf ucuz diye burada kamu yararı vardır diyebilir miyiz? Elbette diyemeyeceğimize göre çok kısa zamanda bu konuda somut adımların atılmasını beklediğimizi belirtmek istiyorum.”
Dağıtıcı Kriterleri Değişmeli
Dağıtıcılar arasında yapılan satışta ürünün irsaliye ile çıkışının yapılıp faturasının on beş gün sonra kesilmesi nedeniyle aradaki süre içinde aynı ürünün birçok kez satış faaliyetine konu edildiğini ve bu durumun maliyet altı satışlara zemin hazırladığını belirten TABGİS Başkanı, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın ilgili tebliğde yapacağı değişiklikle sorunun çözüleceğini düşündüklerini söyledi.
Zülfikar, dağıtıcı kriterlerinin arttırılarak dağıtıcı olmaya aday bir şirketten EPDK’nın beş değil en az elli bayilik bir teşkilat zorunluluğu aramasını ve ayrıca alınan teminatın da yükseltilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
LPG Dağıtıcı Tesisleri ve Otogaz İstasyonları da Otomasyon Sistemine Geçmeli
Bir süre önce petrol piyasasındaki depolama lisansı sahiplerine otomasyon yükümlülüğünü getiren EPDK’ya teşekkürlerini ileten Zülfikar, LPG dağıtıcı tesisleri ve otogaz istasyonlarının da otomasyon sistemine geçmesi gerektiğini söyledi.
Taban Fiyat Kararı Bekliyoruz
PÜİS Başkanı İmran Okumuş, sektörde bu kadar olumsuzluk varken, tavan fiyatın konuşulmaması gerektiğini, EPDK’nın tavan fiyat değil taban fiyat uygulaması yönünde karar almasını beklediklerini söyledi.
Türkiye’de lisanssız bayi oluşumunun kanunen yasaklandığını anımsatan Okumuş, “Sektör dışında suçlu aramaya gerek yok, akaryakıt maliyetin altında satılıyorsa buna müsaade eden dağıtım şirketidir” şeklinde konuştu.
Gece saat 12’de uygulanacak fiyat değişikliğine uymayan bayilerin kesinlikle istasyonlarının kapatılması gerektiğini söyleyen Okumuş, dağıtıcıların EPDK tarafından yapılan tavan fiyat uyarısını da dikkate almaları gerektiğini, bayilerin dağıtıcılar tarafından belirlenen fiyattan satış yaptığını, dağıtıcıların fiyat değişimini otomasyondan gördükleri için buna müdahale edebileceklerini belirtti.
Taşıt tanıma sisteminde elektronik satışların sektördeki kayıt dışını disipline ettiğini vurgulayan Okumuş, buradaki satış yüzdesinin ise dağıtım şirketleri, bayi temsilcileri, ilgili kamu kuruluşlarıyla özellikle EPDK ile oturulup yeniden değerlendirilip makul ölçüde bir fiyat politikasının belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Otomasyon Sisteminin Kurulum Ücreti Dağıtım Şirketlerine Aittir
1240 sayılı EPDK Kurul Kararı’nın net ve açık olduğunu ifade eden Okumuş, “Dağıtım şirketi, otomasyonu kurar ve uygular. Ama dağıtım şirketleri otomasyon ücretlerini aylık bakım adı altında bayiden tahsil ediliyor. ” diyerek bayilerin otomasyon sistemiyle ilgili masraflarını dağıtıcıların karşılaması gerektiğini, aksi halde konuyla ilgili hukuk yoluna başvuracaklarını söyledi.
Okumuş, nakliye ücretlerinin kâr marjının dışında tutulmasını istediklerini, nakliyeyi kim yapıyorsa ücretini onun alması gerektiğini, nakliye ücretinin kâr marjının içinde olduğu için fiyatların yüksek göründüğünü söyledi.
Dağıtıcı Olmak Bu Kadar Kolay Olmamalı
ADER Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Latifoğlu, ADER olarak taban fiyat uygulamasını desteklediklerini, bir an önce başlaması gerektiğini söyledi. Bununla ilgili olarak Petrol Piyasası Kanunu’nun 10. Maddesinin EPDK’ya net bir şekilde yetki verdiğini ifade etti.
102 adet dağıtıcı firma olduğuna dikkat çeken Latifoğlu, dağıtıcı olmanın bu kadar kolay olmaması gerektiğini söyledi. Sektörün kıyaslandığı AB ülkelerinde de bu kadar dağıtım şirketi olmadığını belirten Latifoğlu, kendisinin 32 yıldır sektörde olduğunu belirterek Türkiye’nin şu anda ülkeye illegal yollarla giren kaçak akaryakıt bakımından en minimum seviyede olduğunu ancak bunun aksine bir takım maliye oyunlarının da sektörde zirve yaptığı bir dönemde olduğunu, bunda da piyasada 102 tane ana dağıtım şirketinin etkisinin olduğunu düşündüğünü söyledi.
Vergi yüzsüzleri listesinde 15 dağıtım firmasının 4 milyon TL borçlu göründüğüne dikkat çeken Latifoğlu, fazla dağıtıcının çok büyük bir katkısı olmadığının yaşayarak görüldüğünü söyledi.
2005 yılından bu yana ise 80 tane dağıtım şirketinin lisansının iptal edildiğini belirten Latifoğlu, dağıtıcı firma olmak isteyenlerin minimum 25 milyon liralık banka teminat mektubu vermesi gerektiğini, 60 bin ton limitinin de uygulanması gerektiğini söyledi. Dağıtıcı olmak için önce ön izin alınmasını ardından elli bayilik teşkilat ile 60 bin ton yükümlülüğü olmak üzere iki kademeli olarak dağıtıcı lisansı verilmesini önerdiklerini söyledi. ADER olarak Rekabet mevzuatı açısından da bu konular üzerinde çalışmaları bulunduğunu belirtti.
Hüseyin Latifoğlu, 2018 yılında mecburi olacak olan binde beş oranında biyodizel katılımı konusunda ise, biyodizel üreticilerinin 2018 yılı fiyatlarının şu anda belli olmadığını söylediklerini, bunun mecburi hale geldiğinde artışa göre fiyat belirlenmesinin sıkıntı yaratabileceğini, biyoyakıtların fiyatının normal yakıt fiyatını geçmesi halinde bunun pompaya yansıması söz konusu olacağından EPDK’nın konuyu çok sıkı bir şekilde denetlemesi gerektiğini söyledi.
Depolardaki otomasyon sisteminin 1 Ocak 2018 tarihinde uygulanmaya başlanacağını ifade eden Latifoğlu, her geçiş döneminde aksaklıklar olabileceğini, buna bağlı olarak hemen ceza uygulamasına geçilmemesini ve 6 aylık bir geçiş süresi tanınması gerektiğine dikkat çekti.
Bayi Ağında Türkiye Üçüncü Büyük Ülke
PETDER Başkanı Martin Thomsen akaryakıt dağıtım sektörünün Türkiye ekonomisindeki yeri ve önemine değindiği sunumunda, sektörün her geçen yıl büyüdüğüne dikkat çekerek, istasyonlarda günde ortalama 4 milyon araca hizmet verildiğini, Türkiye’nin, Avrupa’nın bayi ağına sahip en büyük üçüncü ülke olduğunu ve son 5 yılda ortalama yüzde 7 büyüme kaydederek toplam akaryakıt satışlarında 6’ıncı sırada yer aldığını söyledi.
Vergi Gelirlerinin % 26’sı Akaryakıt Sektöründen
Piyasanın öneminin topladığı vergi olduğunu belirten Thomsen, sektörün ÖTV ve KDV gelirlerinden 2016 yılında 76 milyar TL’lik katkısı bulunduğunu, ÖTV ve KDV gelirlerinde son üç yılda ortalama yüzde 9 artış kaydedildiğini, bu oranın kamunun KDV ve ÖTV gelirlerinin yüzde 26’sına karşılık geldiğini söyledi. Yaklaşık olarak 150 bin kişiye istihdam sağlanan sektörde, kredi kartıyla 280 milyon adet işlem yapılarak 47 milyar TL’lik satış yapıldığını vurgulayan Thomsen, Türkiye’de 1000 kişiye düşen araç sayısının 150 olduğunu, ancak bu alanda daha çok potansiyel gördüğünü belirtti.
Thomsen, yasa dışı akaryakıt konusunda EPDK tarafında çok ciddi mücadele verildiğini söyleyerek sektör oyuncularının da katkısıyla önemli bir aşama kaydedildiğine dikkat çekti.
Fiyat Metodolojisi Yeniden Gözden Geçirilmeli
İki yıl önce uygulanmaya başlanılan fiyat metodolojisi hakkında herşeyin zaman içinde değişebileceğini ifade eden Thomsen, fiyatların, şirketlerin hatta kıyaslanılan ülkelerin bile bir evrim geçirebileceğini belirterek bu nedenle uygulamanın da gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca, müşteriler için piyasanın daha verimli, daha etkin, daha rekabetçi hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Önemli Olan Dağıtım Şirketlerinin Sayısı Değil, Kalitesidir
Thomsen, Piyasada 102 dağıtım şirketi olduğunu, burada önemli olanın bu şirketlerin sayısının değil kalitesinin olduğunu, sektörün bunun üzerinde çalışması gerektiğini belirtti.
PETDER’in 2018 Beklentileri
Thomsen’in sunumunda, PETDER’in 2018 yılındaki öncelikli beklentileri arasında lisans kriterlerinin sağlıklı ve rekabetçi bir piyasa oluşturacak şekilde yeniden düzenlenmesi, zorunlu ulusal stok çalışmalarının tamamlanması, daha adil ve ölçülü idari para cezalarına yönelik çalışmaların tamamlanması, farklılaştırılmış ürünlerde serbest fiyatlandırma, daha serbest ve rekabetçi pazarlama faaliyetleriyle ilgili konuların yer aldığı görüldü.
2030 Yılına Gelindiğinde Satılan 100 Araçtan 40’ı Elektrikli Olacak
Tüpraş Genel Müdür Yardımcısı Özgür Kahramanzade, enerji ajanslarının verilerine bakıldığında son 15 yıl içerisinde kömürün payının azaldığını, nükleer enerjinin payının sabit kaldığını, gazın ve yenilenebilir enerjinin önemli ölçüde arttığını, petrolün de yaklaşık yüzde 2’lik pazar kaybı yaşadığını belirtti.
Sektörü etkileyen önemli gelişmeler olduğuna dikkat çeken Kahramanzade, bunlardan bir tanesinin elektrikli araçlardaki pazar gelişimi olduğunu söyledi. 2030 yılında her satılan 100 araçtan 40 tanesinin elektrikli araç olacağının altını çizen Kahramanzade, İngiltere, Fransa, Norveç, Almanya gibi ülkelerde 2040 yılından önce benzinli ve dizel araçları yasaklama kararının alındığını söyledi.
2030 yılında elektrikli araç stoğu nedeniyle petroldeki kaybın sadece 1,4 milyon varil olacağını öngördüklerini dile getiren Kahramanzade, bunun da toplam petrolün yüzde 1,5-2’sine tekabül ettiğini belirterek bu konudaki gelişmelerin yakinen takip edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Denizcilik Yakıtlarında Ürün Specti Değişti
Denizcilik yakıtı ürünlerinde spect değişimi olduğunu, 1 Ocak 2020 itibariyle kükürt sınırının % 0,5’e indirileceğini, dünya ticaretinin % 80’inin deniz taşıması yoluyla karşılandığından sektörün buna henüz hazır olmadığını ve uygulamadan en çok gemicilik ve rafinaj sektörünün etkileneceğini söyledi. Kahramanzade, gemicilik sektörüne bakıldığında çok fazla seçenek bulunmadığına, sektörde düşük kükürtlü yakıt, motorin veya kükürt tutma teknolojisinin adapte edilmesi veya LNG kullanımı alternatiflerinin olduğunu söyledi. Rafineri sektöründe ise, düşük kükürtlü ham petrol kullanımı ya da fuel oil kükürt giderme üniteleri termal kraking ünitelerle fuel oili parçalayıp daha çok beyaz ürüne çevirmenin önlerindeki tek çözüm olarak gördüklerini söyledi. 2020 yılından sonra günde 2 milyon varil düşük kükürtlü yakıt açığının ortaya çıkacağını ve bu konuların önümüzdeki yıllarda sektörü önemli ölçüde etkileyecek iki gelişme olduğunu belirtti.
Ulusal Marker Motorin Pazar Payını Arttırdı
Kahramanzade, araç payı sahipliğinde Türkiye’de her yıl yaklaşık % 4 ile 5 arasında artış olduğunu, bu dinamik yapının sonucunda özellikle beyaz ürünlerde motorin, jet ve benzinde pazar artışlarının oldukça yükseldiğini ancak özellikle motorindeki artışta ulusal markerin katkısının yadsınmaması gerektiğini söyledi.Benzinin geçtiğimiz sene % 6’ının üzerinde, bu senenin ikinci yarısında da % 4-5 civarında artış olabileceğini, fuel oil’de ise her sene olduğu gibi pazar payının azalmaya devam ettiğini sözlerine ekledi.
TÜPRAŞ Vergi Gelirlerinin Yüzde 6’sını Karşılıyor
Tüpraş hakkında bilgi veren Kahramanzade, Tüpraş’ın 4 rafinerisi, 4 servis verdiği terminal ile 28 milyon tonluk rafinaj kapasitesine sahip Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu olduğunu, vergi gelirlerinin yüzde 6’sını karşıladığına dikkat çekti.
Avrupa’nın en büyük yedinci, dünyanın ise en büyük 26. rafinerisi olan TÜPRAŞ’ın özelleştirmeden bugüne kadar 6 milyar doların üzerinde bir yatırım yaptığını, en büyük yatırımlarının ise RUP projesi olduğunu belirten Kahramanzade, projenin dış ticaret açığına yaklaşık 1 milyar dolar pozitif etkisi olduğunu ve aynı zamanda beş yüzden fazla kişiye istihdamı sağladığını söyledi.
ÖTV Tutarları Eşitlenmeli
TÜPRAŞ üretiminin % 80’inin yurt içine, % 20’sinin de ihraç edildiğini söyleyen Kahramanzade, motorin ve benzindeki vergi dengesizliğine değinerek, daha düşük ÖTV’ye sahip motorinin ülke ihtiyacının yüzde 60’ını ithal ederken, üretilen benzinin yüzde 60’ının ihraç edilmek durumunda kalındığını, devletin hiçbir vergi kaybı olmadan ÖTV tutarları eşitlenerek benzinde pompada 62 kuruş indirim sağlanabileceğini, bu uygulamanın ise motorinde sadece 7 kuruşluk bir artışa neden olacağını söyledi.