Haberler


TABGİS Başkanı Murat Bilgin Enerji Petrol Gaz Gazetesi'ne Önemli Açıklamalarda Bulundu
29 Ağustos 2023

TABGİS Başkanı Murat Bilgin, Enerji Petrol Gaz Gazetesi’ne önemli açıklamalarda bulundu. Bilgin, “Türkiye’nin en büyük vergi dairesiyiz. Bu vergilerin çok büyük bir kısmını bizler topluyoruz ama öyle bir kâr marjıyla çalışıyoruz ki artık devam edebilecek gücümüz yok” şeklinde konuştu. Bilgin, bayilerin ayakta durmak için bazı desteklere ve iyileştirmelere acilen ihtiyacı olduğunu söyledi.

“Öyle bir kâr marjıyla çalışıyoruz ki artık devam edebilecek gücümüz yok.”

Türkiye’nin en büyük vergi dairesiyiz. Bu vergilerin çok büyük bir kısmını bizler topluyoruz ama öyle bir kâr marjıyla çalışıyoruz ki artık devam edebilecek gücümüz yok.

Çok basit bir şekilde anlatmak gerekirse 16 Haziran ve 16 Ağustos’u yani 2 aylık dönemi karşılaştıralım. Daha net söylemek gerekirse ÖTV artışından önce ve sonrasını karşılaştıralım. İnanılmaz fiyat artışlarımız var.

Haziran itibarıyla fiyat oluşumunun içinde ürün bedeli yüzde 64.5, EPDK’nın payı çok küçük; binde 8 civarında, dağıtıcı ve bayi toplam marjları yüzde 10.2 civarında ve vergiler de yüzde 25 civarındaydı.

Ağustos ayına geldiğimizde ise ürün bedeli yüzde 58.5’e, EPDK payı binde 4’e, dağıtıcıyla bayinin brüt kâr marjı ise 6.4’e düştü.  Buna karşılık vergilerin payı yüzde 25’den yüzde 35.10’a çıktı.

Bunun biz bayilere etkilerine gelecek olursak; İstanbul Avrupa Yakası üzerinden konuşacağım. Paylaşımın yüzde 50 olduğunu düşünelim, bayi marjı bundan yaklaşık 2 ay önce 1,06 TL’ydi. Şimdiyse bu rakam litre başına 16 kuruşluk bir artışla 1,22 TL oldu. Gelelim maliyetlerimize; bildiğiniz gibi Temmuz ayında asgari ücret değişti ve litrede 39 kuruş olan personel maliyetimiz 1 Ağustos itibariyle 52.5 kuruşa çıktı.

En önemli problemimiz olan kredi kartı maliyetimiz 16.8 kuruştan 51.3 kuruşa çıktı. Akaryakıt fiyatları artınca nakliye maliyetlerimiz de otomatik olarak arttı. Marmara Ereğlisi’nden beslenen İstanbul Avrupa Yakası’nda olan bir istasyon için konuşursak iki ay önce 12.5 kuruş olan nakliye bedeli şimdi 23 kuruşa çıktı, yani yaklaşık 10.5 kuruşluk bir artış var.

Ayrıca, sigortalar, personel kıyafetleri, stopajlar, temizlik giderleri, TMGD, sorumlu müdür, iş güvenliği uzmanı, bakım maliyetleri, yeni nesil yazarkasa vb. diğer giderlerimiz var. Bunlar maliyetimizde ciddi bir yer tutuyor. İşin özeti iki aylık bir dönemde giderlerimiz 66-67 kuruş artarken brüt gelirimiz sadece 16 kuruş arttı. Yani öyle bir noktaya geliyor ki artık istasyon işleterek para kazanma şansınız yok. Hatta tüm dağıtım kârı bayinin olsa bile işletmesi son derece güç.

“Çift Fiyat Sistemine Geçilmeli”

Söylediğim rakamlar içerisinde en büyük artışlardan bir tanesi kredi kartı maliyetlerinde oldu. Seçimden sonra Merkez Bankası politika faizi değişti. Bu artışın da bize bir maliyeti oldu. KDV ve ÖTV’nin de artmasıyla vergilerin kartlı satışlarda bayilere yansıyan maliyeti 6 kuruştan 28 kuruşa çıktı.

Haziran ayında yüzde 1.08 olan takas komisyonu, Temmuz’da 1.58’e, Ağustos’ta ise 1.79’a çıktı. Temmuz ayında politika faizinin artmasıyla bilhassa özel bankalar bu faiz oranlarının üzerine yüzde 12-14 civarında ek maliyet koyarak kredi kartı oranlarını belirlediler. Bu da özel bankalardaki oranları tahmini yüzde 2,06’lara kadar yükseltti.

Ülkemiz pandemiden geçti, hijyen konusunun önemi arttı, pos makineleri tamamen temassız oldu. Hiç kimse nakit kullanmak istemedi dolayısıyla  hem pandemi hem de günümüz ekonomik koşulları altında istasyonlarda kredi kartı kullanımı son yıllarda inanılmaz arttı. İstasyonlardaki kart kullanımında Türkiye ortalamasının yüzde 60-65’ler civarında olduğunu düşünüyorum. Ancak, şehir içindeki istasyonlarda  yüzde 90-95’e varanlar bile var. Şu anda kimse depoyu dolduracak kadar parayı cebinde taşımıyor dolayısıyla akaryakıt fiyatı yükseldikçe kredi kartlı satışlara daha çok yönelim oluyor. Kartlı satış maliyetinin bayi marjına oranı iki ay önce %16 iken bugün en az % 42’ye sıçramış olması birkaç ay sonra hangi noktaya gelebileceğimiz konusunda bizi endişelendiriyor.

Bu nedenle akaryakıt sektöründe de nakit ve kredi kartı gibi ödeme seçeneklerine göre farklı fiyatlandırma yapılabilmesine imkan tanınması gerekiyor. Bunun örnekleri de var, mesela tekstil sektöründe uygulanıyor. Biz TABGİS olarak gerekli Kanun değişikliğinin yapılmasını talep ettik.

Bir diğer talebimiz de Bankalararası Kart Merkezi tarafından belirlenen takas komisyonunun BDDK ya da Merkez Bankası’na devredilmesini istiyoruz. Çünkü bu noktada özel bankaların takas komisyonlarını nasıl belirledikleri konusunda kuşkularımız var. Bu konuda kamu bankalarına teşekkür ediyoruz. Pandemiden beri gerek sendikamız üyelerine gerekse sektörümüzün geneline yaygın uyguladıkları indirimli oranlarla bizi çok desteklediler ve bu desteklerinin daha da sürmesini temenni ediyoruz. Çünkü devam edebilmemiz için kısa vadede bu taleplerimizin karşılanmasına ihtiyacımız var.

“Nakliyenin Tamamen Kâr Marjının Dışına Çıkarılmasını İstiyoruz”

Bir de nakliye konusu var. Nakliye masraflarımız çok arttı. Bu konuda bizim EPDK’dan birtakım isteklerimiz var. Nakliyenin tamamen kâr marjının dışına çıkarılmasını istiyoruz. Çünkü illere göre baktığınızda çok farklılıklar var. Mesela Tekirdağ’dan İstanbul’a geldiğinizde fiyat 68 kuruş birden düşüyor. Halbuki Marmara Ereğlisi, Tekirdağ tarafında ve oradaki arkadaşlarımız çok daha farklı bir kâr marjıyla çalışıyorlar. Hemen hemen bütün illerde bayilere yansıtılan nakliye maliyetlerinde normal olmayan farklar görüyoruz. Bu nedenle en büyük taleplerimizden bir tanesi nakliyenin kâr marjı dışında belirlenip görünür hale getirilmesi ve kilometreye göre hesaplanarak yayımlanmasıdır. 5015 Sayılı Kanun çıkmadan önce Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nce nakliye fiyatları bu şekilde belirlenip yayımlanıyordu.

“Bayilerimiz Teminat Mektubu Vermekte ve Kaynağa Ulaşmakta Güçlük Çekiyor”

Ayakta durmak için bazı desteklere ve iyileştirmelere acilen ihtiyacımız var. Mesela 31 Ağustos’a kadar vergi dairelerine teminat mektubu vermemiz lazım.

2022 yılında başlayan Ukrayna-Rusya savaşından sonra hem petrol fiyatlarında yaşanan artış,  hem de  ülkemizdeki enflasyon etkisiyle olağanüstü yükselen akaryakıt fiyatları ciro üzerinden vermemiz gereken teminat oranlarımızı da yaklaşık 3 kat artırdı. Bu durum bankalardan teminat almakta zaten zorlanan akaryakıt bayilerini daha da büyük bir sıkıntıya itti. Bir de devlet, teminat mektubunu süresiz istiyor, bunu da ancak kamu bankalarından bulmaya çalışıyoruz. Doğal olarak bayilerimiz teminat mektubu vermekte ve o kaynağa ulaşmakta güçlük çekiyor.

Petrol Sanayi Meclisi olarak da TOBB vasıtasıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bir başvuruda bulunduk. Sonrasında tekrar ADER ve PETDER ile ziyaretlerde bulunarak durumu aktardık. Hiç olmazsa bu sene için “bayi uyumlu mükellefse, her şeyi düzgünse teminat yenilemesin” diye talepte bulunduk. Bir de bize göre teminat sadece lisansa bağlı faaliyet cirosu üzerinden alınmalıdır. Bazı bayiler aynı firma adı altında sadece istasyon işletmiyorlar, başka işler de yapıyorlar. Dolayısıyla diğer ticari faaliyetlerinin ciroları da maalesef teminat hesabına dahil ediliyor. Ayrıca, teminatın cironun % 1’inden daha düşük bir oran üzerinden belirlenmesini talep ediyoruz. 

Diğer bir konumuz akaryakıt istasyonlarına Buhar Geri Kazanım (BGK) ünitelerinin kurulması zorunluluğu. Bu konuda da acilen süre uzatımı talep ediyoruz. Çünkü artık gerçekten başta söylediğim maliyetlerle ayakta durmaya çalışan istasyonlar bu kârsızlıkta daha fazla direnemeyecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uygulamayı yürürlüğe koydu ve süre uzatımında da bulunmadı ama dile kolay tüm sektöre maliyeti 629 milyon Euro olan bir uygulamadan bahsediyoruz. Maalesef bunu yapabilecek güçte değil artık bayiler.

Ayrıca benzin satışı yıllık 100 m3 olan istasyonlar için bu limitin 500 m3’e çıkarılmasını da istiyoruz. Böylece hiç olmazsa Anadolu illerindeki bayi arkadaşlarımızın bir kısmı uygulamadan muaf kalabilirler.  Avrupa’da da bunu uygulayanlar var. 

"Akaryakıt Kullanıcılarının Depoları Denetlenmeli"

Sektörümüzde kaçakçılık azaldı ama fatura sorunlarımız var. Bizim buradaki talebimiz de şu; bu akaryakıtı satan birisi olduğu gibi bunu alıp kullanan ve hatta depolayan da  var. Kurallar da denetim de hep satıcının üzerinde ama alıcıların da üzerine gidilmesi lazım. Maalesef burada kuşkularımız var. Bizim bu noktada kamuya önerimiz; istasyonlar dışında kendi ihtiyaçları için akaryakıt depo ve ikmal düzeneği bulunduran alıcıların da denetlenmesidir. Bunları lisansa bağlı tutmak iyi olur ama EPDK’nın bu kadar büyük bir imkanı yok. Hiç olmazsa belediyeden almak zorunda oldukları ruhsat denetimi yapılabilir. Bu şekilde kaç bin depo var, bunların envanteri de bilinmiyor.

“Sektörümüz Verdiği Hizmet Kalitesiyle, İstasyon İmkanlarıyla Avrupa Birliği’nin Çok Önünde”

En başta da söylediğim gibi akaryakıt bayilerinin devam edebilmesi için kâra ulaşması gerekiyor. Bu ülke Avrupa Birliği’ne girmek için uğraşıyor, inanın bizim sektörümüz verdiği hizmet kalitesiyle, pompalarıyla, personeliyle, istasyon imkanlarıyla Avrupa Birliği’nin çok önünde. Bayiler olarak bu bizim haklı gururumuz ama hak ettiğimiz şekilde de çalışma imkanlarımızın özellikle kâr marjımızın iyileştirilmesi gerekiyor.

 

© 2019 Her hakkı saklıdır. Türkiye Akaryakıt Bayileri Petrol ve Gaz Şirketleri İşveren Sendikası